Doğu Anadolu fay üzerinde bulunan 10 ili etkileyen ve şu ana kadar canımızdan 40 binden fazla can koparan depremden yine hiçbir ders alamamışız.
Tıpkı 17 Ağustos Marmara ve diğer depremlerden olduğu gibi. 2021 yılında Karadeniz bölgesinde yaşadığımız sel felaketlerinden ve Ege bölgesinde yaşadığımız orman yangınlarından ders alamadığımız gibi…
Tüm insanlık deprem felaketi ile kahrolurken birde baktım ki; Uşak’a 15 kilometre uzaklıkta Uşaklıların göz bebeği Aktaş Çamlığı de deprem bölgesine dönmüş. Tek farkı, yerde bina enkazları yerine 200, 100, 80, 70 yıllık kızılçam ağaçları yatıyor. O gölgesinde serinlediğimiz kızılçamlar, kekik topladığımız yemyeşil tepeler, suyunu içmeye doyamadığımız çeşme yok artık. Aktaş Çamlığı bitmiş.
Aynı fay hattında yapılan imar yasalarına aykırı binaların ölümlere yol açtığı gibi, burada kesilen ağaçların faturası da bize; sel, kuraklık, kıtlık ve ölüm olarak dönecek. Hiç şüpheniz olmasın.
Doğayla uyumlu, kardeşçesine yaşamak yerine doğa ile bir savaşa girerseniz, doğa sizden intikamını feci şekilde alır ve bu savaşın kesin galibi olur. Şu sıralar sosyal medyada sıkça paylaşılan ve çok hoşuma giden bir söz var. Şamanizm “Ders, sen öğrenene kadar devam eder” der..
Ne yazık ki biz dersimizi bir türlü öğrenemediğimiz için bu ders sonsuza kadar sürecek gibi…
Hakan Savaş’ı lise yıllarından beri tanırım. 15 -16 yaşlarında Uşakspor A takımında oynardı. Gerek normal hayatında gerekse siyasal yaşamında hep toplumsal sorunları ön plana aldı. Tam bir Uşak sevdalısıdır. Bana; “Salih Ağabey, Aktaş Çamlığında bir ağaç katliamı yaşanıyor. Gidelim de gözlerinle gör” dedi ve gittik.
Keşke gitmez görmez olsaydım. Deprem felaketine yüreğim parçalanırken, kendi memleketimde resmen bir ağaç katliamına tanıklık etmenin ıstırabını yaşadım…
Oradan 2 kilometre uzaklıktaki Aktaş köyüne geçtik. Köylülerle konuştuk. Hepsi çok üzgündü. Ormanlarının yok olmasını istemiyorlardı. Ama maalesef yok olurken de hiçbir şey yapmamışlardı. Muhtar Yılmaz Köse şehirdeymiş. Kendisine telefonla ulaştım. “Çamlığımızın ağaçlarının kesilmemesi için Uşak orman İşletme Şefliğine çok yalvardım. Dinletemedim” dedi.
Valiliğe il özel idaresine yazılı olarak başvurup başvurmadığını sordum. Başvurmamış. Köylüler, ağacına ormanına sahip çıkamamış. Aktaş Çamlığı altında yaklaşık 300 evlik bir hobi bahçesi var. Sakinleri ormanda yürür, mis gibi hava alır, kekik toplar. Onlarda Aktaş Çamlığının yok olmasına sadece seyirci kalmış.
Köylüler, Aktaş köyünün güneyinde bulunan çamlığın, doğudan kavis çizerek kuzeylerinde bulunan Selvioğlu köyü Dolayköy Mahallesine kadar uzandığını ve buralarda da ağaçların kesilmesinden endişe ettiklerini bana aktardılar.
Yine Uşak orman İşletme Şefliğindeki dostlarla telefonda görüştüm. Aktaş Çamlığında gençleştirme çalışmaları yaptıklarını, burasının yine piknik alanı ve mesire alanı olarak kalacağını söylediler.
Uşak Orman İşletme Şefliğinden emekli, Türkiye’nin dört bir yanında ormanların yaşaması için 26 yılını vermiş, Orman Mühendisi Sayın Kudret Sarı ise olayın yasal olduğunu, Denizli Bölge Müdürlüğü ve Uşak orman İşletme Şefliğinin ağaç kesimi ile aslında hiç ilgisinin olmadığını, Tarım ve Orman Bakanlığının rant uğruna ormanların yok edilmesi emrini verdiği anlamına gelen bilgiler verdi.
Sayın Sarı’nın verdiği bilgiler ışığında olayı yeniden araştırdım. Bakın ortaya ne çıktı?
Orman Genel Müdürlüğü bütçesi 2022 yılı için 6 milyar 220 milyon 952 bin TL ödenek ayrılmış. Bu rakam 2023 yılı bütçesinde roket gibi 13 milyar 1 milyon 194 bin liraya, çıkarılmış. (Sayın Sarı konunun uzmanı olarak bu noktada ormanlarının veriminin değil üretim gücünün yüzde 300 artırıldığını, bunun anlamının da ormanların yok olma tehlikesi olduğunu belirtiyor)
OGM’nin odun üretimini artırması için alt birimlerine baskı yaptığı ve bunun sonucunda ağaç kesiminin arttığı da iddia ediliyor. Bu iddianın sahipleri; “Türkiye’de 2000 – 2003 yıllarında orman üretimi 9 milyon metreküp civarındaydı. 2017 -2021 yılları arasında önce 20 milyon 500 metreküp, sonra 25 daha sonra 30 milyon, 32 ve 36 milyon metreküpe çıktı. 2022 yılında da 37 milyon metreküpe ulaştı” diyorlar.
Maddi ve siyasi rant uğruna kaçak binalara göz yumuyor, ikide bir imar affı çıkartıyoruz. Deprem olunca da yitirdiğimiz can sayısını bile bilemiyoruz.
Ormanlarımız kereste uğruna yok ediyoruz. Ondan sonra ne kuraklığa çare bulabiliyoruz, ne de sel baskınlarına…
Eski bir Şaman sözü ne diyordu?
“Ders, sen öğrenene kadar devam eder”
Yaşım 60 oldu. Ben artık bu dersin hiç bitmeyeceğine inanır oldum…