Güncel

Eğitim-İş Uşak Şubesi; “Kadınlar özgürleşmeden toplum özgürleşemez”     

Eğitim-iş Uşak Şube Örgütlenme Sekreteri Nermin Büyükdumlu; 8 Mart Dünya Emekçiler Günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasında, gerçek bir demokrasinin, kadın erkek eşitliği sağlanmadan gerçekleşmesine imkan olmadığını savundu.

Abone Ol

Büyükdumlu, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun etkin bir biçimde uygulanmasını da istedi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü tarihçesini anlatarak açıklamasına başlayan Büyükdumlu; “Bu önemli gün, tüm dünyada, 8 Mart Emekçi Kadınların sömürüye, baskıya ve eşitsizliğe karşı öfkelerini haykırdığı mücadele günü olarak anılmaktadır.

Ancak aradan geçen 166 yıla rağmen Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kez daha ayrımcılık ve şiddete karşı eşitlik mücadelesindeki kadınların seslerini duyurma çabalarının gölgesinde kalmaktadır. İktidara geldiği günden bu yana Türkiye'deki demokrasi ortamını giderek daraltan AKP, kuşkusuz en büyük darbelerden birini kadın hakları konusunda vurmuştur.

Kadına nasıl giyineceğini, nasıl güleceğini, ne kadar doğuracağını dayatan, dayatabileceğini düşünen zihniyetin yönettiği 2023 Türkiye'sinde karşımıza çıkan acı tablo şudur:

- Kadın cinayetleri giderek artmış, katillerin sadece takım elbise giydiği için ceza indirimleri alması, bu artışta hatırı sayılır bir rol oynamıştır. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 66 kadın cinayetlere kurban gitmişken, ardan geçen 21 yılda katledilen kadın sayısı 8 bine dayanmıştır.

- Kadına şiddet oranlarında, insanlığın utançtan boynunu bükeceği kadar büyük bir artış yaşanmıştır. Tehdit aldığını, canından endişe duyduğunu devletin kolluk kuvvetlerine bildiren kadınların bile katledilmesi, umursamazlığın acı göstergeleri olmuştur. Türkiye, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusunda OECD ülkeleri arasında ilk sırada gelmektedir. OECD ülkeleri ortalaması yüzde 21,6 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 38’dir.

- Kadınların uğradığı tacizler ve cinsel saldırılar da maalesef artık kanıksanır hale gelmiştir. Tecavüzlere bile "orada ne işi vardı?" diye yorum yapan karanlık bir güruh türemiştir. 2023 Türkiye'sinde kadınlar, maruz kaldıkları cinsel saldırıları duyurup, yargıya taşıyacakken bile hedef olmaktan korkar hale gelmiştir.

-Kadınları korumak bir yana, onları kendi iktidarı için tehdit olarak gören siyasi iktidar, kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması, kadınlarla erkekler arasında eşitliğin yaygınlaştırılmasını hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiştir. Şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılması, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardımın yapılması, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılması gerekirken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen iktidar, kadınların daha fazla şiddete maruz kalmasına ve katledilmesine ön ayak olmuştur” dedi.

Kadınların sadece aile içinde değil iş yerinde de sömürüye, adaletsizliğe ve ölümlere kurban gittiğini savunan Büyükdumlu; Sadece 2022 yılında adına kader dedikleri, fıtrat dedikleri sömürü düzeninde en az 108,  2023 yılının ilk iki ayında en az 30 kadın emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir.

Ekonomik kriz en çok kadınları etkilemiş, Kadın istihdamı azalmıştır. TÜİK’e göre de kadın işsizliği tüm işsizlik türlerinde en yüksek kategori olmaya devam etmektedir. Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,8 iken kadınlarda yüzde 12,9 olarak gerçekleşmiştir. 

  Kadın-Erkek ayrımcılığının en kesin çözümü olan eğitim de ne yazık ki AKP iktidarında bu problemin kanıksatılma laboratuvarı yapılmıştır. Kız çocuklarının okuma oranı hala istenen seviyeye gelmemiştir. Bugün kız çocukları 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte örgün eğitim dışına itilmiş ve çocuk gelin, çocuk işçi sayısında artış yaşanmıştır. MEB’in okullaşma istatistiklerine göre 900 bine yakın kız çocuğu eğitimden uzakta. Okul çağında olan 866 bin kız çocuğu eğitimin dışında yer alıyor. TÜİK’in verilerine göre ise 15-19 yaşları arasında bulunan her dört kız çocuğundan biri ne okulda ne de işte bulunmaktadır. Ancak bu rakamlar buz dağının görünen kısmıdır.

Bu nedenle acilen:

-İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun etkin bir biçimde uygulanmalı,

-Kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak tüm kadın ve erkeklerin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalı,

-Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmeli,

-Kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalı,

-Kız çocuklarının okullaşma oranını artıracak önlemler alınmalı,

Biz inanıyoruz ki gerçek bir demokrasi, kadın erkek eşitliği sağlanmadan gerçekleşemez. Kadınların hayatın her alanında ve erkeklerle eşit haklara sahip olduğu, her türlü şiddetin ortadan kalktığı, kadın cinayetlerinin son bulduğu, çocuk yaşta evliliklerin ve çocuk istismarının olmadığı bir dünya için mücadeleyi sürdüreceğiz” diyerek açıklamasına son verdi.